Wednesday, July 1, 2009

REKABET KURUMU'NUN PİŞMANLIK YÖNETMELİĞİ "KİM OLURSAN OL, YİNE GEL.."


Düşünün ki, sizinle aynı iş dalında faaliyet gösteren beş rakip firmayla bir araya gelip pek de hayırlı olmayan bir iş için, örneğin, asgari satış fiyatlarınızı belirlemek veya ihalelerde danışıklı hareket etmek için belli aralıklarla toplantı yapmaktasınız. Bu davranışın piyasadaki rekabetin sınırlandırılması anlamına geldiğine, bir başka deyişle, rekabetin kutsal kitabında büyük günahlar arasında olduğuna şüphe yok. Ancak, “serbest” piyasanın “kuralsız”, “denetimsiz” ve “başıboş” olduğu konusunda yanılgıya düştünüz ve sekreterinize, bir sonraki toplantıyı diğer “hayırseverlerin” de müsait olduğu güneşli bir mayıs sabahına ayarlaması konusunda talimat verdiniz. Beklenen gün geldi ve siz, yeni ve kaliteli ürünler üretmek yerine, müşterilerinizi daha az kaliteye karşılık daha fazla ödemek zorunda bırakacak yeni planlarınızı paylaşmak üzere toplantı mahalline gittiniz. Ancak durum hiç de beklediğiniz gibi değil…. O güne kadar her toplantıya sizden önce gelen firma yetkililerine ait sandalyeler bugün BOŞ ! Uçağı kaçırmış veya trafiğe takılmış olabileceklerini düşünerek cep telefonunuza sarılsanız da cevap alamıyorsunuz. Yardımcı olalım;

Bugünlerde kartel üyeleri, işledikleri günahın ağırlığına dayanamayıp, günah çıkarmak üzere Rekabet Kurumu’na koşuyor. 15 Şubat tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren "Kartellerin Ortaya Çıkarılması Amacıyla Aktif İşbirliği Yapılmasına Dair Yönetmelik" (Pişmanlık Yönetmeliği) kartelleri içten fethederek dağıtmaya kararlı. Buna göre; 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesinde yasaklanmış olan kartellerin ortaya çıkarılması amacıyla Rekabet Kurumuyla “aktif işbirliği yapan teşebbüsler” ile “teşebbüs yöneticileri” ve “çalışanlarına”, aynı Kanunun 16. maddesinde belirtilen para cezaları verilmeyecek veya verilecek cezalarda indirim yapılacak.

Dünyanın önde gelen ekonomilerinde başarılı şekilde uygulanmakta olan bu yöntem, gizlilikte profesyonelliği arttırmış olan kartellerle mücadele etmekte zorlanan ve yaptığı aramalardan eli boş dönen rekabet otoritelerinin, kartel üyelerinden birinin (ispiyoncu) işbirliğini kabul etmek ve bunun karşılığında ispiyoncuya ceza vermemek veya cezasında ciddi oranlarda indirim yapmayı içeriyor. Avrupa Birliği’nde (AB) “carrot or stick” deyimiyle ifade edilen ve Türk Rekabet Hukuku’na da çok az farkla aynen alınan sözkonusu uygulamadan yararlanabilmek için tabi ki bazı koşulların yerine getirilmesi gerekiyor.

İyi Bir Koşucu Olmak;

Bu koşullardan ilki; “İyi bir koşucu olmak”…Zira, Rekabet Kurumu’nun varlığından haberdar olmadığı bir karteli bildiren ve bu kartelin ortaya çıkması için gereken bilgi ve belgeleri sağlayan her teşebbüs değil fakat İLK teşebbüs pişmanlık yönetmeliğinden yararlanacak ve hiç ceza almayacak. Ayrıca kartele ilişkin inceleme başlamış olsa bile, -daha önce başkası tarafından başvuru yapılmamış olması kaydıyla- elinde yeterli delili olmayan Kurul’u, rekabetin ihlal edildiği sonucuna ulaştıracak bilgi ve belgeleri sunan İLK teşebbüs de ceza almaktan kurtulacak. Bu sebeple, günah çıkarmak üzere harekete geçen firmanın hiç ceza almamak için hızlı davranması, Kurum’la derhal iletişime geçerek randevu alması ve listenin ilk sırasına adını yazdırması gerekiyor.


Pes Etmemek;

Bir kartele yönelik incelemenin başlatılmasının ardından ilk başvurunun yapılmış olması ve ihbarın gerçekleşmesi halinde, ikinci ve daha sonraki pişmanlık başvuruları için getirilen düzenleme ise -kanunun ihlal edildiği sonucuna ulaştıracak delilleri sunmak şartıyla- para cezalarında indirim yapılması şeklinde.. Avrupa’da bu tedirgin edici durum “birinci olamazsan en azından ikinci ol” (If you can not be the first at least be the second) ifadesiyle teşvik ediliyor.

İyi haber, AB düzenlemesinden farklı olarak yeni yönetmelikte, ek değer (added value) kavramına yer verilmemiş olmaması. Bir başka deyişle, ceza indiriminden yararlanmak için başvuruda bulunan firmaların, Rekabet Kurumu’nun önceden sahip olduğu bulgulara belirgin ek değer katacak bilgiler sunması şart koşulmuyor. Bu düzenleme, başvuruda bulunacak firmaların, ellerindeki tüm delilleri, üzerinde düşünmeden ve vakit kaybetmeden Kurum’a ulaştırması için teşvik edici rol oynuyor.


Kurum ile Tam ve Sürekli İşbirliğinde Olmak ;

Yönetmelikten yararlanabilmek için tabi ki kartel üyesinin Kurum ile aktif, tam ve sürekli işbirliğinde bulunması gerekiyor. İşbirliğinin tam olarak ne anlama geldiği konusunda belirlenmiş prensipler mevcut değil. Ancak AB uygulamasında kartel üyesi firmanın elindeki tüm bilgi ve belgeleri gizlemeksizin rekabet otoritesine sunması ve kartel faaliyetlerine katılmayı durdurması (örneğin toplantılara katılmaması), aktif ve tam işbirliği koşulunun sağlanması için gerekli sayılıyor.

Buna karşın, Avrupa uygulamasına paralel olarak, Kurum’un gerekli görmesi halinde (daha fazla veriye ulaşmak için) kartel üyesinin, devam eden kartel faaliyetlerine katılması da istenebilecek. Bu katılma, tabi ki faaliyetlerin Kurum tarafından izlenmesi ve somut deliller elde edilmesi amacını taşıyacak.

Diğer Teşebbüsleri İhlale Zorlamamak;

Yeni yönetmelikteki ceza muafiyetinden yararlanabilmek için kartel üyesinin diğer teşebbüsleri ihlale zorlamamış olması gerekiyor. Diğer teşebbüsleri fiziksel veya iktisadi şiddete maruz bırakmak, örneğin piyasa dışına çıkarmak ile tehdit etmek, ihlale zorlama eyleminin çerçevesini oluşturuyor. Ancak bu durum, ceza indiriminden yararlanılmasına engel olmuyor. Bir başka deyişle, başvuruda bulunan firma, diğer teşebbüsleri ihlale zorlamış olsa bile, ceza muafiyetinden yararlanamasa da ceza indiriminden faydalanabiliyor.

Bu koşul, AB’de 2002 yılında revize edilen 1996 tarihli Duyuru’da kabul edilmiş olan “kartele liderlik etme” kavramından biraz farklı.. Kartelde liderlik ve belirleyici rol oynama kavramlarının muğlak olduğu ve bu konudaki yanlış değerlendirmenin firmalar aleyhine ayrımcılık yaratacağı göz önüne alınırsa, yeni yönetmelikteki düzenlemenin yerinde olduğu kabul edilebilir.


Firma Çalışanlarına İyi Davranmak;

Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 16. maddesinin 4. fıkrasında; ihlal nedeniyle cezalandırılan firmanın ihlale belirleyici etkisi saptanan yönetici veya çalışanlarına da idari para cezası verilmesi öngörüldüğü için yeni yönetmelik, sadece firmaları değil, pişmanlık başvurusunda bulunmak isteyen firma yönetici ve çalışanlarını da kapsıyor. Düzenlemeye göre, firma yönetici ve çalışanları firmadan bağımsız olarak pişmanlık başvurusunda bulunabilecek.


SON KARAR…

Pişmanlık macerası, kartel üyesi firmanın ihlal niteliğindeki davranışının kamuya yansımasıyla son bulacağı için, Kurum’a başvurmadan önce, son kararı ince eleyip sık dokumak gerektiğine inananlar da var. Amerika Birleşik Devletleri’nde bazı firma yetkilileri, “…henüz Rekabet Otoritesi’nin farkına varmadığı ve - kim bilir- belki de hiç farkına varamayacağı bir durumu ihbar etmenin, kendilerine fayda sağlamayacağı…” konusunda hemfikir. Yorucu süreç sona erdiğinde elde kalan tek şeyin firmanın zarar görmüş imajı olacağını savunuyorlar. Elbette ki böylesi bir yorumun itibar görmesi, Rekabet Otoritesi’nin, ihlal niteliğindeki davranışları ortaya çıkaramaması veya görmezden gelmesinin garanti altına alınmasıyla mümkün.

Esas mesele ise, rekabet ihlalinin gerçekten var olup olmadığını tespit edebilmek. Henüz etkileri doğmamış ve firmanın kendi içinde halledebileceği bir durumun boşu boşuna Rekabet Kurumu’na havale edilmesinin, sadece firmanın menfaatlerine zarar vereceği kanısındayız.. Bu konuda akılcı davranmak için yapılması gereken ise, işi iyi bilen rekabet hukukçularının danışmanlığına başvurmak ve firma faaliyetlerini, rekabet danışmanlığı paralelinde yürütmek !

No comments:

Post a Comment